27 Ekim 2015 Salı

21. Yüzyılın Hastalığı: Önyargı


     Profesör Max WAGNER'in dediği gibi dünya ne medeniyet çatışmasından ne de cehalet çatışmasından muzdarip, önyargılar çatışmasından muzdarip olduğu kadar. Bu sözün doğruluğunu kanıtlamak için maalesef ki çok bir şey yapmamıza gerek yok, dünyanın genel haline bakmamız yeterli. Birçok sorunun temelinde önyargı hastalığını görmek mümkün ve insanoğlunun tek kurtuluş yolu bana göre önyargılarından kurtulmak.

     Biraz dikkatli olursak hepimizin önyargılı olduğu bir konu olduğunu fark edebiliriz. Bunlardan kurtulmak için tek çözüm yolu ise eğitimdir. Eğitim deyince sakın okul, üniversite diye düşünmeyin. Buradaki eğitim bireysel eğitimdir.Kişi kendini, yenilikleri kabul ederek ve farklılıkların birer zenginlik olduğu düşünerek bireysel olarak eğitebilir. Söylendiği kadar kolay değil emin olun ama imkansız da değil.

 
     Ülkemizin genel durumu malumunuz. Bir düşünelim niye bu durumdayız. Her şeyden önce birbirimizden koptuk. Artık biz değiliz; ben, sen, o, onlarız. Öncü olması gereken kişilerin bir dayatması olabilir mi? Bunu sadece siyasi olarak  algılamayın. Spor gibi temeli iyi bir amaca dayanan bir alanın içinde bile düşmanız birbirimize.Niye?

     Ben Galatasaray taraftarıyım ancak günümüzde Galatasaraylılık Fenerbahçe düşmanlığı olarak algılanmakta. Aynı durum Fenerbahçelilik için de geçerli. Çünkü farkında değiliz ne kadar önyargılı ve cahil olduğumuzun. Birlikteyken daha güçlü olduğumuzun bilincinde değiliz. Belki de bu yüzden uyutuluyoruz ve birileri bu yüzden durumun devamlılığı için ellerinden geleni yapıyor. İnanıyorum ki, bir gün biz oluruz ve beraber hareket etmeyi öğrenebiliriz. Yapmamız gereken tek şey, rakibinin düşman olduğu ve yok edilmesi gerektiği kalıplaşmış düşüncesini yıkmak yani önyargılarımızdan kurtulmak.

     Sadece sporda olsa çözülmesi daha kolay bir hastalık olurdu belki. Ama hayatın her alanında önyargı. Kürt dediğimde aklınıza ne geliyor. Bazılarımızın aklına iyi şeyler gelmiyor değil mi? Peki neden? Çünkü o cahil düşünce işlemiş her bir hücremize. Uyanın artık. Bunun adı ayrımcılıktır. Birkaç kendini bilmezin yaptığını bütün bir ırka yıkmak ne kadar adil. Şimdi empati zamanı,  bir de onlar açısından bakın bu duruma. Hoş değil demi? Bu durumu açıklamak için onlar,bizler olarak ayırmak bile beni yeterince rahatsız ediyor. Kim olduğumuz önemli değil ne için çalıştığımız önemli. İyi olmak için mi, kötülük için mi?

     Ancak bu siyasi liderlerle değil dünya, ülkemiz bile uyanmakta zorlanıyor. İnsanların değerlerini sadece bizim açımızdan kabul edilemez olduğu için yok saymak, onlara küfür etmek, nefret kusmak... Çok uzak değil bize bu düşünceler, her gün görüyoruz televizyonlarda sonuçta! Herkes bir tarafın destekçisi, birbirine düşman. Çünkü biri dindar.Dindar yobaz demek bizden değil. Diğeri Atatürkçü. Bu da olmaz sarhoştur her gece bu. Şu da iktidar düşmanı. Kesin dış güçlerin adamı. Şuna bak şuna; özgürlük, hak diyor. Allah bilir neyin nesi.Eğer bizim  Allah inancımız varsa herkesin olmalı. Biz eşcinsel değilsek bu kabul edilemez. Sizi gidi kafirler.Eğer Atatürkçüysek herkes olmalı, sevmeyen benimle arkadaşlık yapmasın. Bir saniye düşünün niye diye.Farklılıklar niye bizi bu kadar rahatsız ediyor diye. Önyargı değil mi bunun adı?  Çünkü mantıklı bir açıklaması yok bu davranışlarımızın.

 
  Ülkemizin ve dünyanın daha iyi bir yer olması adına kurtulmalıyız bu illetten. Herkese saygı duymayı öğrenmeliyiz her ne kadar doğru olduğunu düşünmesek de. Çoğunluğun kabul ettiğinin doğru olduğu dayatmasını bırakmalıyız. İnsanoğlunu istediğimiz kadar parçaya bölebiliriz. Kürt, Türk, dindar, Atatürkçü, ateist, Beşiktaşlı , Trabzonsporlu, A partili, B partili... Emin olun, bu kolay tarafı. Zor olan birlik olmak. Küresel ısınma , hayvanların neslinin tükenmesi gibi sorunların dünyanın sonunu getireceği düşünülüyor. Bunlardan daha önemli bir sorunumuz var: ÖNYARGI.  İnsanları ilk gördüğümüzde  ya da onlar hakkında bilgi sahibi olduğumuzda oluşan fikre dur deyin ve tarafsız olarak yaklaşın onlara. Bir insan için en zor sınav bu emin olun. Benim şahsi kanaatim, Tanrı bu sınavı verip veremeyeceğimizi görmek istiyor. Mevlana ve Yunus Emre gibi değerleri yargılamak kimsenin haddi değildir bence din açısından ve ikisinin de insan sevgisi vurgusu bunun bir kanıtı bence. Önyargısızlığın tanımıdır sözleri:



















   
    Sonuç olarak, ya önyargılarımızla birbirimizi yok edeceğiz ya da bu hastalıktan kurtulup dünyayı ve ülkemizi daha iyi bir yer haline getireceğiz. Bunun için milyonlara değil, iki tarafa ayrılacağız. Daha iyi bir gelecek isteyenler, önyargısızlar ve nefret içinde yaşayıp, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edenler olarak. Kesin olan şudur ki iyiler bu yolda galip gelecektir!


   ÖNYARGISIZ BİR YAŞAM DİLERİM.





1 yorum:

  1. Onedio ve ekşisözlükte biraz vakit geçirdikten sonra yazını okudum. Gerek ayrıştırılmayı gerek ayrışmayı daha yeni bıkkınlıkla gözlemlediğim bir güne denk geldi bu yazı. İyi ki okumuşum. Ben de önyargılıyım evet ama önyargı hayatı günden güne daha çekilmez hale getiriyor. Medya tüm gücüyle saldırıyor ayrıştırmak için; ayrışmanın toplumdaki etkisini görmek için çok uzağa gitmek de gerekmiyor. Yorumları entryleri okumak yeterli. Diğerini kabullenip sahiplenmedikçe sadece manipüle edilmiş kitleleriz. Diğerine hayır diyen biri onu kaybeder eğer birini kaybediceğimiz baştan belliyse niye onu muhattap alıp cevap veriyoruz ki?..

    YanıtlaSil