12 Temmuz 2015 Pazar

Salvador Dali ''Belleğin Azmi''


     Bir şeyler karalamayı, çizmeyi severim ama profesyonel boyutta resime ilgim ve onunla ilgili bilgim yoktur.Salvador Dali'yi merak ettiğim için araştırdım.Çok sıkıcı, klasik  ünlü ressamlardan  beklediğim Salvador benim deyimimle deli dolu çıktı ve size çoğu kişi tarafından sadece isim olarak tanınan bu adamı ve en önemli eserlerinden biri ''Belleğin Azmi'' ni kendimce anlatma gereği duydum.Tabi ki de bu dehayı baştan sonra burada anlatamam ama benim ilgimi çeken yönleri sizinle paylaşabilirim.

     Salvador Dali 11 Mayıs 1904 doğumlu Katalan ve sürrealist bir ressam.Ressam olmasının yanında heykelcilik, fotoğrafçılık ve filmcilikle de uğraşmış.Walt Disney ve Alfred Hitchcock ile çeşitli filmlerin yapımında çalışmıştır.Walt Disney ile yapmış olduğu ''Destino'' adlı çizgi film 2003'te en iyi animasyon filmi dalında  Oscar adayı olmuştur. 
     Salvador doğmadan önce onla aynı ada sahip ağabeyi ölmüş.Ailenin ikinci çocuğu olan Dali'ye ilk oğullarına çok üzüldükleri ve onu unutamadıkları için aynı ismi, yani Salvador'u vermişler.Salvador hiç tanımadığı ağabeyinin gölgesinde bir yaşam sürmüş ve bu durum onun çocuk ruhunda derin yaralar açmış ve daha sonra bu durumla ilgili olarak şöyle yazmıştır:
     'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım.Beni severken  hala onu seviyorlardı aslında.Belki de benden çok onu.Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinden itibaren yara oldu benim için.'
     1921'de de  annesini kaybetti ve bu durum hakkında şöyle demiştir:
     'Hayatımda aldığım en büyük darbeydi.Ona tapardım.Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyorum.'
      
     Özel hayatını bir kenara bırakırsak daha önce de dediğim gibi Salvador sürrealist bir ressam.Sürrealizmin öncülerinden Andre Breton'dan etkilenmiş ve sürrealizme yönelmiştir.Sürrealizmi birkaç cümlede anlatmak doğru olmaz ama fikir uyandırma amaçlı biraz bilgi verebilirim.Sürrealizmin diğer adı 'Gerçeküstücülük'.Böyle dendiğinde aklınıza gerçek dışı gelebilir ama tam tersi gerçeğin insan üzerindeki etkisidir.Bilinç dışılık vurgulanır ve bilinç dışı dünyaya girmeye çalışılır.Salvador her ne kadar sürrealist olsa da İspanya iç savaşında faşist Franko'yu desteklemesi sürrealistler tarafından pek hoş karşılanmamıştır.
     Bilimi her daim eserlerine yansıtan Dali, DNA'nın çift sarmal yapısını gördüğünde bunun Tanrı'nın var olduğuna bir kanıt olduğunu ileri sürmüş ve DNA'nın insanla Tanrı arasındaki tek bağlantı olduğunu söylemiştir.Birçok eserinde DNA'nın çift sarmal yapısını görmek mümkündür.

(Bu tablonun ismi ''Galacidalacidezoksiribonükleikasid''.Bu telaffuzu imkansız isim Gala,cid,ala ve deoksiribonükleikasid sözcüklerinden oluşur.Gala, ressamın pek çok eserinin ilham kaynağı eşidir.Cid, İspanyolların ulusal kahramanı Rodrigo Diaz de Vivar'ın halk arasındaki adıdır.Ala, Allah'ın kısaltılmışı ve deoksiribonükleikasid ise DNA molekülünün açık adıdır.)




     Belleğin Azmi (The Persistence of Memory)

     Bu eseri herkes kendince yorumlayabilir.Çoğu insan bunun katı zaman kavramına karşı bir protesto olduğu görüşünde ve tablonun ortasında bulunan cismin uyuyan biri olduğu, Dali'nin kendini resmettiği düşünülmekte.Sürrealist anlayışla bakıldığında bu yorumların yerinde olduğu görülmektedir.Çünkü insan uyarken bilinçli değildir ve zaman onun kontrolünde olmadan akar.Bana soracak olursanız, insan bilinçli de olsa bilinçsiz de zamanı asla kontrol edemeyecek.Evet etmek için hayatı boyunca çalışacak, hepimizin yaptığı gibi ama kazanan hep zaman, kaybeden biz olacağız.İsimden yola çıkarsak, zamanın akıp gitmesine karşı belleğimiz her zaman ayakta kalma azmini gösterecek  ve her ne kadar her şeyi hatırlamak istemesek de zaman hatırlamak istediklerimizi de bizden almaya çalışacak ve alacak, hem de bizim bilincimiz dışında.Kısacası bu tablo, zaman kavramının insan belleğinden üstünlüğünü ve insan belleğinin onu yakalama azmini anlatıyor .Genel yorumlardan sadece uykudaki bilinç dışı olma durumuna katılmıyorum.Zaman, insanoğlu bilinçli de bilinçsiz de olsa ondan bilinci dışında bazı şeyler çalacak  kadar güçlü ve anlatılmak istenen de bu bence.Belki de bilinç ve bilinç dışı durumu beraber anlatmak için uyuyan cisimle beraber arka taraftaki canlı doğa bu yüzdendir kim bilir?Bu düşünceler bana ait, herkes farklı şekilde yorumlayabilir tabi.Salvador Dali daha sonra bu resmin ilhamını, sıcak ağustos güneşi altında erimekte olan bir Fransız peynirinden aldığını söylemiştir.Bu sözünü okuduktan sonra aslında boşuna mı düşündüm bu kadar acaba diye düşünmedim değil ama olay bir peynir kadar basit değil.Diğer bir açıdan bakarsak Dali'nin dehasının bir göstergesi bence bir peynirden zamanın üstünlüğüne giden yol.
     
     Yazımı Salvador Dali'nin bir sözüyle bitirmek istiyorum:
     ''Düşmanlarımın,arkadaşlarımın ve halkın resimlerime aktardığım imgelerin anlamlarını çözemediklerini söylemeleri bence son derece anlaşılır bir durum.Onları yapan kişi olarak ben bile anlamazken, başkaları nasıl olur da bu imgeleri anlamayı umabilir.''
     
     Dali'nin bu sözüne rağmen ben şansımı denedim.Bence sizde deneyin, kendi yorumunuzu katın ve kendinizce bir şeyler çıkarın ortaya.Hatta yorum olarak yazarsanız çok sevinirim.

Not:Salvador Dali'yi araştırmam ve bu konuda yazmam konusunda beni teşvik eden Begüm arkadaşıma sonsuz teşekkürler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder